Nobel Barış Ödülü’nün tarihsel çizgisi, son yıllarda “insanlık ideali”nden uzaklaşarak jeopolitik hesapların merkezine yerleşti. Önceki dönem milletvekillerinden İbrahim Aydemir, bu durumu açık bir dille ele aldı ve özellikle son verilen ödül üzerinden dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
BARİŞ ÖDÜLÜ MÜ, EMPERYAL PROJE ARAÇLARI MI?
Aydemir, Nobel Barış Ödülü’nün artık dünyada gerçek barışı temsil etmediğini, tam tersine hegemonik planlara zemin hazırlayan bir meşruiyet sahası hâline geldiğini belirtti. Barış söylemiyle sunulan birçok ödül kararının, gerçekte askerî ve siyasi müdahalelere kapı araladığını vurguladı.
Aydemir’e göre bu tablo, özellikle son yıllarda Batılı merkezlerin “barış” kavramını bir tür ideolojik kalkan gibi kullanarak, kendi stratejik hedeflerini küresel meşruiyete kavuşturma çabasının bir parçası olarak okunmalı. Ödüller; çoğu zaman kendi ülkesinde siyasi krizleri tetikleyen, dış müdahalelere zemin hazırlayan veya Batı blokunun çıkarlarını taşıyan figürlere veriliyor.
MACHADO ÖDÜLÜ VE İMAMOĞLU’NUN TEBRİĞİ
Aydemir, bu çarpıklığın en güncel örneklerinden birinin, Venezuelalı muhalif Maria Corina Machado’ya verilen Nobel Barış Ödülü olduğunu ifade etti. Machado’nun siyasi çizgisinin, ülkesinde askerî müdahale çağrılarını içeren ve küresel güçlerin bölgesel planlarıyla örtüşen bir nitelik taşıdığını belirtti.
Bu bağlamda, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Machado’yu tebrik eden mesajı da dikkat çekti. Aydemir, bu mesajın “diplomatik bir körlük” örneği oluşturduğunu dile getirdi. Ona göre, uluslararası siyaseti derinlemesine okumadan yapılan bu tür açıklamalar, Türkiye’nin itibarını zedeleyebilecek nitelikte.
Aydemir, özellikle İmamoğlu’nun tebrik mesajının zamanlaması, içeriği ve muhatabı bakımından ciddi bir bilgi eksikliğini açığa çıkardığını savundu. “Bir siyasetçinin, bir ödülü değil; o ödülün arkasındaki yapıyı okuması gerekir. Diplomatik duyarlılık budur.” sözleriyle bu noktaya dikkat çekti.
TARİHSEL ARKA PLAN VE SİSTEMATİK YÖNELİM
Aydemir, Nobel Barış Ödülü’nün geçmişte de benzer örneklerle gündeme geldiğini hatırlattı. Savaş süreçlerine müdahil olmuş liderlerin ya da emperyal projelere aracılık eden isimlerin ödüllendirilmesi, barış ödülünü bir “jeopolitik araç” hâline getirdi.
Bu çerçevede Aydemir, ödülün artık sadece bir madalya değil, küresel düzenin söylem üretim aracı olarak işlev gördüğünü dile getirdi. “Barış” adıyla sunulan ödüllerin, aslında çatışma sahalarını meşrulaştıran bir zemin oluşturduğunu ifade etti.