Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özel'i kabul etti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özel'i kabul etti
Meteoroloji'den kuvvetli yağış uyarısı
Meteoroloji'den kuvvetli yağış uyarısı
Bakan Kurtulmuş: Parlamentodaki her partinin görüşünü alacağız
Bakan Kurtulmuş: Parlamentodaki her partinin görüşünü alacağız
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’yi düşmanlaştırarak hiçbir yere varamazsınız
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’yi düşmanlaştırarak hiçbir yere varamazsınız
Son bir haftada 43 terörist etkisiz hale getirildi
Son bir haftada 43 terörist etkisiz hale getirildi

Ahmed F. YÜKSEL

Zamanda ‘zamansızlığı’ fark edebilmek
20 Mayıs 2013 Pazartesi

Zaman, güneş sisteminde gezegenlerin, kendi ekseni  ve onun etrafında dönüşümü ile gerçekleşen bir olgu.
Bilindiği üzere gece-gündüz ve yıllar bu şekilde meydana geliyor.
Güneşin de Samanyolu’nda turlaması var. Tam tamına 255 milyon yıl sürüyor. Havsalaların alacağı cinsten bir ölçü değil bu.
Ayrıca yaşadığımız olaylara göre dillendiriliyor zaman. ’…den önce veya sonra’ gibi.
Meselâ kimi süreçler “vakit hiç geçmiyor”der, hayıflanıp dururuz. Bazen de “saatler ne çabuk geçti, bir türlü fark edemedik”yaklaşımları ile mutluluğumuzun doruk noktaya çıktığına işaret ederiz.
Oysa bildiğimiz zaman aynıdır. Ne acıdır ne de tatlıdır. Hiç değişmez. Güneş sisteminde-yeryüzündeyaşadığımıza göre durum budur. Ağır geçtiği dillenir. Yahut fark bile edilemez.
Sıkıntılı, mutsuz olduğumuzda bu halin bir an evvel bizden gitmesi gerektiğine bahane bulunur ve zamana yüklenilir, ağır ilerlediği söylenir.
Ancak neşeli-şen hallerimizde olduğumuz, havalara uçtuğumuz süreçlerde, onu pek aklımıza getirmeyiz. Bu anın asla değişmemesini dileriz.
Hızla akıp giden saatler-dakikalar nedeniyle de  “zaman ne çabuk geçti yahu!”der, hayıflanıp dururuz.
Zamanı çözmek sadece dünya üzerinde yaşanan olaylarla ilgili değil.
Örneğin, Cehennemde zaman var mıdır? Şeklinde akla takılan soruyu ‘evet’ diye yanıtlamak gerekir. Milyarlarca senenin insan havsalasına sığmayacağı düşüncesiyle, Allah Rasulü (s.a.v.) “Onlar ebediyen cehennemde kalıcıdırlar”diye bir tanım getirmiş, zamanın kısa tarihini bize tarif etmiştir.
Zamanın durmasını, ilerlememesini istediğimiz yer var mı?
İşte bu sorunun cevabı da, öte yaşamda “Cennet”boyutudur.
Çünkü Cennette zaman yoktur.
Şayet insan zihni, zamanın yeryüzündeki gezegenlerin kendine has bir işlevi sonucu meydana geldiğini düşünse, bir anlamda kavrayabilse, bedenin içinde bir başka beden olma misali, zamanın bünyesinde de bir başka zamanın olduğunu fark edebilir.
Özetlemek gerekirse, zamanın orijinal olanına inebilse, nasıl bir şey olduğunu tahayyül edebilse, yaşam düzeyindeki sıkıntıları, ağlamaları, oflamaları-puflamaları azalacak, hatta yok denecek düzeye gelecektir.
Bunun devamlılığı halinde insanın “ebedi mutluluğa”erişebileceğini söylemek sanırım yerinde olur.
Cehennemin, kişinin performans düşüklüğü nedeniyle acı çektiren, yerlere savuran olayları ve ışınsal yapısı zamanın varlığına işaret ederken, cennetin kuant boyutu olması ve bu boyutun mekânsallıkla ilgili olmaması gerekçesiyle burada zamanın bulunmadığına da işaret eder.
O nedenle meleklerin ölümü mevzubahis değildir.
Bu açıklamaya istinaden, şu hususu dillendirmek mümkün: Mekân varsa zaman da vardır. Zaman yoksa mekân da yoktur.
Nitekim bu açıklamalar doğrultusunda Efendimizin (s.a.v.) bir sözü konuya ışık tutacak mahiyettedir.
O, “Ölmeden evvel ölünüz”buyruğu ile bir anlamda zamansızlığa işaret etmektedir.
“Zamansızlığın burada, dünyada yaşanması mümkün mü?” Sorusuna verilecek yanıt, elbette“evet”olacaktır. Zira dünyada iken Hakkel Yakıyn hali ile ölenler, bahsini ettiğimiz niteliği yakalıyor.
Kendi halinde, fiziksel varoluşunu sürdüren, geleceğini düşünen, yiyen içen, seks yapan, etliye sütlüye karışmayan, araştırma zahmetini aklının ucuna dahi getirmeyen, zihinsel faaliyetleri sınırlı kimselerin düşünemeyeceği şeylerdir bunlar.
Dikkatinizi çekti mi bilemiyorum. Küçük bir çocuk asla zamandan bahsetmez. Çünkü o geçmiş ya da gelecekle ilgilenmemektedir. Böyle olunca bir yerde ona (taklidi dahi olsa) AN’I içinde yaşıyor demek mümkün.
Aynı düşünceyi Âşıklar için de kullanabiliriz. Âşık da zamanı yaşayamaz. Açıkçası zamanı fark edecek bir durumda olamaz. O daima sevdiği ile beraberdir. Onunla arasına süreç giremez. Bu durumda onu nasıl fark edebilsin ki!
Bunu aklının ucuna bile getirmez. Düşüncesinde sadece Aşk vardır.
Bu anlamda aşığın vakitle bir alışverişi yoktur.
Farklı bir noktaya geçiyorum;
Keşif ve Fetih!
Toplumun dinamik kesimlerinde İslâmî yaşam referansları çok güçlü insanlarda bulunan meziyetlerdir. Bunlar ilim özelliği ile birlikte velayet kemalatının en üst noktalarında görev yapmaya başlarlar.
Keşif, his yönüyle düşünceleri okuma, olaylara hâkim olma veya önceden bilme yetisi.
Fetih ise daha da üstünü, doğru ve sağlam bilgiler yanında,  geçmiş-gelecek, yakın-uzak demeden olayların görme boyutu ile tespiti.
Zamansızlığı yaşamayı da bu değerlere katabiliriz.
Nerde bir boşluk varsa, nerde bir olay doğacaksa önce bu çevrenin haberi oluyor.
Ve onların istekleri doğrultusunda talepler olgunlaşıyor.

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen 1 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Bahçeli ayıp etti
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Hrant Dink Cinayeti ve Hukukun Üstünlüğü: Siyasi Manipülasyon ve Toplumsal Bölünme
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
İşsizlik ve Enflasyon Arasında İnce Bir Denge
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
Siyasette İddialar ve Siyasi Oyunlar: Gerçekler ve Algılar
Münir SAATCİ
Münir SAATCİ
Milletvekilleri Belediye Başkanlığına Aday Olmamalı
Vedat Bilgin
Vedat Bilgin
Veda zamanı
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri