Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Bakan Ersoy, Vakıf Haftası'nı kutladı
Bakan Ersoy, Vakıf Haftası'nı kutladı
Gulnak isimli dökme yük gemisine Türk bayrağı çekildi
Gulnak isimli dökme yük gemisine Türk bayrağı çekildi
Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk yapan işletmelere 61 milyon TL ceza kesildi
Fahiş fiyat artışı ve stokçuluk yapan işletmelere 61 milyon TL ceza kesildi
Sibergöz-38 operasyonlarında 51 şüpheli yakalandı
Sibergöz-38 operasyonlarında 51 şüpheli yakalandı
Bakan Göktaş: Aile Destek Merkezleri’nden geçtiğimiz yıl yaklaşık 140 bin kişi yararlandı
Bakan Göktaş: Aile Destek Merkezleri’nden geçtiğimiz yıl yaklaşık 140 bin kişi yararlandı

Ardan Zentürk

Ana kriterimiz, Gazi'nin Misak-ı Milli hattıdır…
2 Mart 2020 Pazartesi

Sol-Kemalist çizgide yayın yaptığını (geçiniz) ifade eden Halk TV’nin parlattığı imza kampanyasına imza koymuş o şahıslarla sohbet masasına otursanız, söylediklerinden ne kadar aydın, solcu, Kemalist falan filan olduklarını sanırsınız, ama yalan…

Gazi’nin döneminde, “Suriye’den derhal elinizi çekin, askerler evine dönsün” başlıklı bir bildiriyle ortalığa dökülseydiler, kendilerini ünlü İstiklal Mahkemesi’nin önünde bulurdular, artık sonrasını hesap bile etmek istemem.

Düşünün, bir kurucu lider var, Misak-ı Milli’yi, yani Kurtuluş Savaşı’nın siyasi manifestosunu oluşturmuş, bu manifestonun Suriye sınırlarını kendi belirlemiş, miras bırakmış, bu arada hastalığının en ağır seyrettiği günlerde bile, Hatay’ı vatan topraklarına katmak için büyük mücadele vermiş.

Kendine hem “Atatürkçü”(!) deyip, hem de “Ne işimiz var Suriye’de?” diye soranlara bir tek soru sorun: Mustafa Kemal’in ne işi vardı Hatay’da, neden Hatay pazarlığına Afrin’i dahil etmişti ve Kurtuluş Savaşı’nın ana zeminini oluşturan Müdafa-i Hukuk cemiyetlerinden ilki, Gazi’nin teşvikiyle, Halep, hem de El-Bap’da kurulmuştu?

Misak-ı Milli’ye saygı duymayan kendine nasıl “Mustafa Kemal’in askeri” etiketini layık görür, geçiniz.

Bu ülkede sol-Kemalist görünümlü bir hareketin neferliğini yapanlar, emperyalist işbirlikçiliğiyle Gazi’nin aziz mirasını bir potada harmanlayacaklarını düşünüyorlar, bu mümkün mü, hayır!..

Mustafa Kemal’in partisine el koymuş bir kadro, Amerikan emperyalizminin proje örgütleri FETÖ ve PKK ile ittifakı olağan siyaset olarak yutturabilir, buna karşı çıkan bir başka kadro da memleketi, artık kanlı emperyalist devlet kimliğini saklamayan Rusya ve kurumlarına peşkeş çekmeye kalkabilir, bütün bu çabaları elimizin tersiyle silip atmakta kararlıyız.

Mustafa Kemal’in mirasına sahip çıkmak, tam bağımsız Türkiye hedefinde, Kuvvayı Milliye ruhuyla, Ahd-i Milli zemininde yürümek demektir.

Tartışmayız.

· BAKIN, TARİH NE DİYOR…

Milli Yemin (Ahd-i Milli), vatan topraklarının her karışının işgale uğradığı günlerde, 28 Ocak 1920’de son Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda kabul edildi, 6 maddedir, Türk vatanını, bağımsızlığını ve hedeflerini tarif eder.

Sömürgecilerin bu metne tepkisi, 16 Mart 1920’de İstanbul’un işgali, Meclis-i Mebusan’ın lağvedilmesidir. Dava, Gazi sayesinde önce Erzurum-Sivas Kongreleri’ne, sonra da 23.Nisan 1920’de çalışmalarına Ankara’da başlayan Meclis’e taşınmıştır.

Esasen, Misakı-ı Milli, Mustafa Kemal’in, karargahı Adana’da, Yıldırım Orduları Grup Komutanı olarak 3 Kasım 1918’te 2’nci ve 7’nci Kolordulara gönderdiği telgrafla belirlenmişti.

Şöyle der o telgrafta: "Suriye Vilayeti'nin kuzey hududu, Lazikiye’nin kuzeyinden ve Han Şeyhun'un güneyinden geçerek doğuya doğru (Deyrizor’un güneyine) uzayıp gitmektedir."

Gazi bu tanımlamayı, Ocak 1920’de yayınladığı emirde şöyle geliştirir: "Lazikiye'nin kuzeyinden başlayıp Harim ve Tel-Rıfat'ın güneyinden geçerek Sacur Nehri'ne ulaşarak oradan da yine Deyrizor’un güneyinden geçerek Musul-Kerkük ve Süleymaniye'nin güneyine ulaşmıştır.”

Türkiye açısından ana kriter harita budur.

Mehmetçik bugün, Gazi Mustafa Kemal’in miras bıraktığı topraklarda, onun emaneti üniforması, bağımsızlık ülküsü ve onuru ile görev yapmakta, yeri geldiğinde vatan için şehit olmaktadır.

Bu bilgileri, değerli tarih araştırmacısı Enes Demir’in "Yeni Belgeler Işığında Vazgeçilmeyen Topraklar Misak-ı Milli" kitabına borçluyuz, Osmanlı, Cumhuriyet, özellikle de Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı arşivlerine girdi, bu başucu eseri ortaya çıkardı.

O bildirinin sahipleri okumuş mudur, sanmam, okusalar, Mustafa Kemal’in mirasına bu kadar kolay ihanet edemezlerdi…

· 1922’DE ÇEKİLMEK ZORUNDA KALDIK…

Mustafa Kemal, Suriye’de görev yapmış bir kurmaydır, o coğrafyanın önemini ve kimliğini çok iyi bilir.

Arşivler, Türkmen Bayırbucak bölgesi, Halep-İdlib ve Çobanbey-Afrin hatlarını özellikle, “yoğun Türk nüfus barındırması” nedeniyle “vatan toprağı” kabul ederek mücadeleyi sürdürdüğünü gösteriyor.

Uzun anlatacak değilim, açın okuyun, adam olun.

Enes Demir’in kitabı bize, Rakka, Haseke ve Afrin’de Milli Mücadele’nin yapıldığını Kuvvayı Milliye ordusunun da 1 Ocak 1922’ye kadar burada bulunduğunu hatırlatıyor. (Yunan Sakarya’ya kadar gelmemiş, Büyük Taarruz hazırlığı olmasa, kalmaya da devam edecekti.)

· İŞGALCİ DEĞİLİZ AMA…

21’nci yüzyılın bu döneminde, Rusya gibi 19’ncu yüzyıl refleksleriyle hareket edecek değiliz.

Yani… Dedelerimizin süngüyle çizdiği, Lozan’da kabul edilmiş sınırlarımızın dışında bir macera arayışında değiliz.

Ama… Mustafa Kemal’in belirlediği Misak-ı Milli’nin içinde Anadolu’yu tehdit edecek herhangi bir oluşuma izin vermemiz mümkün değildir.

Bu asla olmayacak…

Ne PKK üzerinden Amerikan emperyalizminin, ne soykırımcı Esed rejimi üzerinden Rus emperyalizminin Misak-ı Milli Suriye-Irak hattında yerleşmesine izin vermemiz, o bölgelerde Anadolu için yumuşak karın oluşmasına kapı aralamamız mümkün değildir.

Bu nedenle…

İdlib’le birlikte Barış Pınarı Harekatı tamamlanmalı, Kamışlı-Ayn el Arab hattı tamamen temizlenmelidir.

Ben demiyorum, tarihin içinden Mustafa Kemal konuşuyor…

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Bahçeli ayıp etti
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Hrant Dink Cinayeti ve Hukukun Üstünlüğü: Siyasi Manipülasyon ve Toplumsal Bölünme
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
İşsizlik ve Enflasyon Arasında İnce Bir Denge
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
Siyasette İddialar ve Siyasi Oyunlar: Gerçekler ve Algılar
Münir SAATCİ
Münir SAATCİ
Milletvekilleri Belediye Başkanlığına Aday Olmamalı
Vedat Bilgin
Vedat Bilgin
Veda zamanı
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri