Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Dışişleri Bakanı Fidan: İran halkının başı sağ olsun
Dışişleri Bakanı Fidan: İran halkının başı sağ olsun
Meteoroloji’den toz taşınımı uyarısı
Meteoroloji’den toz taşınımı uyarısı
KOOP-DES 2024 yılı ilk destekleri açıklandı
KOOP-DES 2024 yılı ilk destekleri açıklandı
Kalkan-22 operasyonlarında 40 göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı
Kalkan-22 operasyonlarında 40 göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalandı
Siyasilerden 19 Mayıs mesajı
Siyasilerden 19 Mayıs mesajı

Ahmed F. YÜKSEL

Vehmin Kemal Bulup Tamam Oluşu...
2 Kasım 2011 Çarşamba

Vehim,  soyut analizlere, felsefî argümanlara ihtiyaç hissettirmeyecek kadar sade ve basit bir konumla bizimle birlikte varlığını sürdürüyor. Bir bakıma varlık peşinde koşan imtiyazlılar sınıfının, elindekini kaybetme endişesinden başka bir şey değil bu duygu. İnsan ruhunun derinliklerine en ince ve hassas biçimde nüfuz etmesini biliyor. Ancak beşerin, hayatını oyuncağa çeviren bu bağımlılığa ilgisizliği devam ediyor.

Daha az vehim, daha çok kurtuluşa, daha çok baskının, güçlü bir benliğin varlığına işaret etmesi dikkat çekici.

Nitekim Abdülkerim Ceyli Hazretleri bu noktayı,  “Allah-ü Taâlâ, Rasulullah’ın (s.a.v) VEHM’ ini Kâmil ismi nurundan yarattıktan sonra, onu vücuda Kahır libası ile çıkardı. Durum anlatıldığı gibi olunca; İnsanda bulunan şerrin en güçlüsü VEHİM kuvvetidir” diyerek açıklamış.

         Öncelikle “Allah ve vehmin” yan yana gelemeyecek iki kavram şeklinde müteala edilmesini “çok ciddî bir uyarı” olarak belirtirken,  yaratıcıya hakaret için kullanılamayacağı düşüncesiyle ve sadece anlatım sadedinde ona izafeten, ama mutlak bir gücün eseri olması bakımından ve “var kabul ediş” tarzıyla kullanıldığını göz önünde bulunduralım.  

Fakat öyle görünüyor ki; bizler, bir şeyi yukarıda yapılan tanımlamanın aksine, orijini ile değil duyu araçlarımız ışığında ve zanna tabi olarak algılıyor, yaşıyor ve gerçek gibi kabul ediyoruz. Ve böylelikle Tanrı/Baba’yla özdeşleşir hale geldiğimizin farkında bile olamıyoruz.

Bunu anmamak mümkün değil!

Vehim duygusu, doğumla beraber insanoğlunun yakasına yapışıyor, olmayanı varmış, gerçekmiş gibi yaşatmayı biliyor. Kısaca zannettiriyor.

 Zanla yoğrulmuş bakış açısına göre; kişisel kanı ve kanaatler, ön yargılar gırla gidiyor. Vesveseler, yersiz korkular birbirini takip ediyor.

Vehim duygusuyla yaşayanın geleneksel stratejilerinin dışında bazı gerçekleri başarıyla ve yoğun biçimde kullanmaları da oldukça ilginç! Bu mümkün. Bakış açılarında bir objektiflik beliriyor ve doğru olan yakalanabiliyor. Ne ki kısa bir süre vehim etkisini göstererek, bireyi perdeleyip tam anlamıyla âdeta esir alıyor. Ve siz, o muhteşem dokümanları somut bir biçimde açıklayanı âdeta mumla arar hale geliyorsunuz.

Özetle gerçeği fark edememe, dolayısıyla duymazdan görmezden gelme halleri ön plâna çıkıyor.

Bu ortak payda nedeniyle sorular, nedenler ve niçinler durmaksızın devam edip duruyor. Ayrıca eldeki sübjektif bilgi ve belgelerin doğruluğuna bakmaksızın sokaklara taşmanın da hiçbir değerinin olmadığı da anlaşılıyor.

Bu arada, mutlak şuuru sahiplenenin, bilinçli, yaptığı vehmi yönlendirmeler de olmuyor değil

Nedeni; ehlince belirli grupları yerine göre disipline etme, zamanı-zemini bekleyerek ve alternatifli bir yoldan uzun vadede gerçeği fark ettirme girişimleridir diyebiliriz…

Çünkü insanoğlunun en küçük bir olayda bile ne hale dönüştüğünü, hangi sularda yüzdüğünü gözlemleye bilmek mümkün. Bütün bunlar bireyin doğasına yatkın, basit olan şeyler, ama olumsuzluk tadındaki yanlı davranışları bırakmak; “gerçeğin” peşinde koşmak daha uygun olanı.

Şayet, güçlü bir mücahede ve bilinçlenme söz konusu değilse, yani normal bir akıl vehmin üstesinden gelemeyeceği için “Vücud’a Kahır libası” ile çıkması kaçınılmaz bir sonuç oluyor. Bu da,  Hz. İsa (a.s) haricinde hemen herkeste bu duygunun var olacağına işaret.

Tasavvuf ehlinin,  “Allah âlemleri vehim kanalı” ile seyretmiştir şeklindeki kelâmının; Allah’ta asla vehim olmadığı, bir şeyi var KABUL etmek şeklinde kullanmak anlamına geldiğini belirtelim. Zannetmekle-kabul etmek arasındaki farkı ince bir balansla yakalayabilen, vehim konusundaki değerlendirmeyi yapabilmiş demektir.

Vehim bahsinde geçen ‘vehim gücü’  tabirini ise;  Evreni “var kabul etmek suretiyle”  seyredenin gücü/nuru şeklinde anlamak gerekiyor.

Peki, vehim kalkabilir mi?

Bu sorunun yanıtını ‘Vehim, aklı hükmü altına alır, Akl-ı Kül ise vehmi hükmü altına alır’  şeklinde cevaplayabiliriz. “Akl-ı Kül kimde açığa çıkarsa suda yürüyebilir, havada uçabilir hale gelir deniyor. Bu noktada vehim duygusu, tamamen devre dışı bırakılıyor.

Vehmin insanı terk edişini, bir bakıma kişinin aklının Akl-ı Külle dönüşme yolunu Abdülkerim Ceyli Hazretleri “Vehmin kemal bulup, tamam olması; HAYAL âlemini içine almak için genişlik bulması” şeklinde ifade ediyor. Vehmin kemal bulması, zannetmenin, var kabul edişe dönüşümüdür. Bu da âlemlerin hayal oluşu ile irtibatlandırılmış.

Âlemlerin hayal kapsamında düşünülmesi ise ne yazık ki bireyin kabiliyeti ile ilintili. Kabiliyet müsaitse bu his gerçekleşiyor ve vehim yok olup gidiyor. Şayet bu nitelik yani kabiliyet ana rahminde 120. günde kozmik etkilerle temin edilmemişse, bu kez vehmi terk etmek imkânsızlaşıyor.

İnsanın fiilleri ve hayatındaki boşluk, vehmi sayesinde dolarken, bu duygunun olumsuzlaşıp bir hayat biçimine dönüşmesine izin vermemesi beklenir…

Ahmed F. Yüksel

 

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Kandemir üzerinden Genel Merkezi Savunan isim!
İlker Tosun
İlker Tosun
Bahçeli Grupta neye dikkat çekti
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Siyasette Yapay İsimler
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
MİT hainlere darbe vurmaya devam ediyor
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
Sığır beyni taşıyan bir zavallının düşündürdükleri
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri