İhsan Fazlıoğlu Hoca’nın sosyal medyada çok tartışılan “islamcılık” değerlendirmesi, günümüzün din anlayışına dair önemli bir perspektif sunuyor. Hoca’nın “Kendi dindarlığı ile meşgul olana Müslüman, başkalarının Müslümanlığıyla meşgul olana İslamcı denir” ifadesi, İslam’ın özüne dair derin bir anlayışı yansıtmaktadır. Bu değerlendirme, başkalarının dini inançları ve pratikleriyle aşırı derecede ilgilenmenin ne kadar yanlış bir tutum olduğunu bizlere hatırlatmaktadır.
Öncelikle, başkalarının Müslümanlığını sorgulamak, Allah’ın insana verdiği sınırların dışına çıkmaktır. Allah Teala, Kur’an-ı Kerim’de “Sizin dininiz size, benim dinim bana” (Kafirun Suresi, 6. Ayet) buyurarak, her bireyin din ve inanç konusunda kendi sorumluluğuna dikkat çekmiştir. Başkalarının inançlarıyla uğraşmak ve onları yargılamak, haddini bilmemektir ve bu durum Allah’ın koyduğu sınırları ihlal etmek anlamına gelir. İslam, bireyin önce kendi nefsiyle meşgul olmasını ve kendini düzeltmesini öğütler; başkalarının dini yaşamlarını sorgulamak ise bu öğretiye aykırıdır.
Bununla beraber, emri bil maruf nehyi anil münker, yani iyiyi emretmek ve kötülükten sakındırmak, bir Müslümanın toplumsal sorumluluğudur. Ancak bu sorumluluk, başkalarının inançlarını sorgulamak ya da yargılamak anlamına gelmemelidir. Müslüman, yaşamıyla örnek olmalı, iyiye davet etmeli ve kötülükten uzak durmayı teşvik etmelidir. Ancak bu görev, bireyin haddini aşarak başkalarının dinini sorgulaması anlamına gelmez. İslam, bireyin kendi dini yaşamını güzelleştirmesini ve diğer insanlara örnek olmasını öğütler.
Ayrıca, İslamcı ifadesi, günümüzde bir tür meslek ya da ideolojik kimlik olarak algılanmakta ve yanlış anlaşılmalara neden olmaktadır. Hoca’nın bu terime getirdiği eleştiri de bu yanlış anlaşılmanın altını çizmektedir. İslam, bir yaşam tarzı ve inanç sistemi olarak bireyin tüm hayatını kapsar; dolayısıyla, İslamcı gibi bir sıfat, İslam’ın derin ve kapsamlı anlamını daraltır. İnsan, öncelikle Müslüman olmalı ve bu kimlikle yaşamalıdır; sadece Müslüman olmak, İslam’ın özünü yaşamak ve başkalarına bu yaşamla örnek olmaktır.
Sonuç olarak, İhsan Fazlıoğlu Hoca’nın bu tarifi, Müslümanların kendi dini yaşamlarına odaklanmaları gerektiğini ve başkalarının diniyle aşırı derecede meşgul olmanın yanlış olduğunu vurguluyor. Müslümanlar, Allah’ın emirleri doğrultusunda kendi hayatlarını güzelleştirmeli ve bu güzelliklerle başkalarına örnek olmalıdırlar. İşte, mühim olan da budur: Müslüman olmak ve bu kimliği hakkıyla yaşamak.