Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Bozdoğan-39 operasyonlarında aranma kaydı bulunan 239 şüpheli yakalandı
Bozdoğan-39 operasyonlarında aranma kaydı bulunan 239 şüpheli yakalandı
“Filistinliler kurgu görüntü oluşturuyor” iddiası
“Filistinliler kurgu görüntü oluşturuyor” iddiası
MSB: Pençe-Kilit Harekatı’nda bugüne kadar 931 terörist etkisiz hale getirildi
MSB: Pençe-Kilit Harekatı’nda bugüne kadar 931 terörist etkisiz hale getirildi
Bakan Bak, Gençlik Kampı başvurularının başladığını duyurdu
Bakan Bak, Gençlik Kampı başvurularının başladığını duyurdu
Meteoroloji’den kuvvetli yağış ve toz taşınımı uyarısı
Meteoroloji’den kuvvetli yağış ve toz taşınımı uyarısı

Vedat Bilgin

Fitch, Moody’s, gibi kuruluşlar neyin peşinde?
4 Haziran 2018 Pazartesi

“Türkiye’nin makro ekonomik göstergelerinin neredeyse tamamının olumlu seyrettiği bir ortamda FİTCH, MOODY’S gibi reyting kuruluşlarından arka arkaya ‘saldırıların’ gelmesinin anlamı nedir? Bu kararların ekonomik mi, siyasi mi olduğunu anlamak için doğrudan ekonomiye bakmak yeterlidir.”

FITCH’in yirmi beş Türk bankasını negatif izleme sürecine aldığı haberinin geldiği zaman Türk ekonomisinin en güçlü kurumsal yapısı olan finans kesiminin, ne öz sermaye yeterlilik oranı, ne öz sermayeleri ne de toplam kredi hacmi ve takipteki kredi oranları arasındaki ilişkilerde bir sorun görünmüyordu. Kârlılık oranlarının yüksekliği başta olmak üzere bankacılık faaliyetleri bakımından her bakımdan güçlü bir dönem yaşanmakta olduğu sırada böyle bir değerlendirme, böyle bir ‘izleme’ neyin nesidir?

Eşzamanlı olarak MOODY’S ten gelen açıklama daha da ilginçtir çünkü bu kuruluş ‘gelecek dönemdeki makro ekonomik politikalara yönelik belirsizlik’ gerekçesiyle ‘Türkiye’nin kredi notunu izlemeye’ aldığını söylemektedir. Hangi belirsizlik! Türk ekonomisinin bütün makro göstergeleri 2018 sonu için şimdiden %7 ‘lik bir büyümeyi gerçekleştirecek bir eğilimde iken bu hangi belirsizliktir?

Yüksek büyüme hedefi

“Dönüp dolaşıp geldikleri yer daha doğrusu dayandıkları tek nokta Türkiye ekonomisindeki ‘cari açık’ sorunudur ve bunun döviz fiyatlarında bir dalgalanmaya neden olacak operasyonlar için ‘gerekçe’ yapılmasıdır. Bilindiği gibi Türkiye büyümesini sürdürmek hatta daha yüksek oranda büyümek için başta büyük alt yapı yatırımları olmak üzere, sanayi, enerji üretimi gibi kapsamlı bir kalkınma politikasını uygulamaya sokmuştur.”

Bütün yatırımların ihtiyaç duyduğu şey ise tasarruf ve sermayedir. Türk toplumunda tasarruf oranlarının düşüklüğü ile yüksek büyüme amacı arasında ortaya çıkan çelişkiyi iktisat politikalarıyla gidermek için iki yola başvurulmaktadır: Dışardan yatırım sermayesi çekmek ve borçlanmak.

İş bununla da bitmez, alınan borçlarla yapılan yatırımların yarattığı katma değer, borçların maliyetinden mutlaka daha fazla olmak durumundadır yoksa ülkenin ‘dış ticaret hadlerinde’sorun yaşanmaya hatta artmaya devam eder ki bunun bir anlamı da borçların çevrilememesidir.

Operasyon araçları

“Demek ki burada iki meseleden bahsetme zarureti vardır. Bunlardan birincisi, toplumun tasarruf kabiliyetinizin üstünde bir büyüme hedefine sahip olmayı istemek veya bunu istememekle ilgilidir. Türkiye son on beş yılı aşan bir sürede bu yüksek büyümeye dayalı bir iktisat politikasını uygulamayı amaçlayarak tasarruf açığını dış tasarruflardan borç alarak hedeflerine ulaşmış ve bunda bir sorun yaşamamıştır.”

Kısaca Türkiye daha düşük büyüme oranına razı olarak, düşük tasarruf oranlarına uygun hareket ederek ‘ayağını yorganına göre uzatıp’, bugün ulaştığı yaklaşık yılda sekiz yüz milyar dolarlık milli gelir üreten bir büyüklükten mahrum kalmak yerine, dünya ekonomisindeki finansal hareketlerden de yararlanarak yüksek büyümeyi istemiştir.

İkinci mesele, Türk ekonomisinin müzmin sorunu olan dış ticaret hadleri sorununu bu yüksek büyümenin sağladığı imkanları kullanarak çözmeyi stratejik olarak öncelemektir ki bunun ilk adımı ara malları ve yatırım malları yatırımlarını, ithalatı ikame edecek teşvik politikalarıyla desteklemektir; diğer adımı ise yerli enerji kaynaklarını harekete geçirecek ‘milli enerji’siyasetidir. Önümüzdeki dönem bu yeni stratejinin etkilerinin açığa çıktığı bir zaman dilimidir. Reyting kuruluşlarının şimdiki saldırıları bu ‘siyaseti’ önlemek üzere harekete etmekten, bir operasyonda araç olmaktan öteye bir anlam taşımamaktadır.

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
İlker Tosun
İlker Tosun
Bahçeli Grupta neye dikkat çekti
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Siyasette Yapay İsimler
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
MİT hainlere darbe vurmaya devam ediyor
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Tasarruf Tedbirleri Çok Yerinde
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
Sığır beyni taşıyan bir zavallının düşündürdükleri
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri