Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Spor Yerel Haberler
Teröristlere ait mağara, sığınak ve barınaklar imha edildi
Teröristlere ait mağara, sığınak ve barınaklar imha edildi
Bakan Şimşek: Yıllık cari açıkta 8 aydır devam eden düşüş, programımızın başarısı
Bakan Şimşek: Yıllık cari açıkta 8 aydır devam eden düşüş, programımızın başarısı
Cari işlemler açığı geriledi
Cari işlemler açığı geriledi
Kamuda tasarruf paketi açıklandı
Kamuda tasarruf paketi açıklandı
Kamuda tasarruf paketi açıklanıyor
Kamuda tasarruf paketi açıklanıyor

Ahmed F. YÜKSEL

Diyalogun bitişi, tahakkümün başlaması
18 Haziran 2012 Pazartesi

İyi bir insandan beklenen şey; en azından kendi içinde bir tutarlılığının bulunması, mantıksız veya abes diye tanımlanması mümkün olmayan, bir analiz/yoruma ve yeteneğe sahip olmasıdır.

Çünkü bu felsefeyi yürütmenin zorunlu bir kabulü, bir koşulu vardır.

Örneğin, iman dairesinde yaşayan bir birim, hiç kimseye, hiçbir şekilde saldırmaz, husumet göstermez. Olayları olduğu gibi kabullenir, “öyle imiş” diyerek geçer gider.

Bir konunun üzerinde fazla durmaz.

Dışsallığı itibariyle, tecrübesi yönüyle yaşamı böyledir.

Öfkeye kapılmaz, kendini tanınmayacak hale getirmez. Ahlâkı buna izin vermez. Çünkü edebini insanlıktan almıştır.

Ancak ahlâkı ile kendisi arasına vesvese-şeytan girerse durumlar değişir. Olumlu hallerinin üzeri örtülür. Hasletleri birer birer yok olur. Batağa saplanır. Tahakküm arzusu ile yanıp tutuşur.

Tabi bir insana yakışmayan bu kötü haslet, onu iyiden iyiye kirleterek başka beşeri duyguları da oldukça kuvvetlendirir.

Yalancılık, kibir, sahtekârlık, tahakküm, bencillik gibi…

Bu vasıfları taşıyan insanlarla diyalogun tesis edilmesi mümkün değildir. Ve bunun asıl sorumlusu, cahil olan değil, olayın vahametini anlayamayan insandır.

Haliyle, diyalog kopar.

Diyalog deyip geçmeyin. İletişimin en mükemmel yanı budur.

Dinlemeden konuşan, karşısındakine söz hakkı vermeyen, öğrenmek için değil de fikirlerini zorla kabul ettirmek isteyenler, beyinleri ne kadar çalışırsa çalışsın, muazzam bir hafıza yeteneğine sahip olursa olsun, bu lâubalî hareketlerinin neticesinde farkında olmadan çok şeylerini kaybederler.

Bu değer kaybı, konuşma yeteneklerini sınırlar, amaçlarından sapmalara neden olur.

En önemlisi, hakikatin peşinde olduğunu söyleyenleri vurur. Konuşmayı ve dinlemeyi bilmeyenler, fikri alışverişlerde bulunamazlar.

Bu türlerde diyalog değil, olsa olsa monolog vardır.

Böyle bir birim, asla “kendini bilme” yoluna adım atamaz. İçselliğe, boyutsallığa geçmesi adeta imkânsızdır. Değişim, onun için bir hayaldir.

Eğer bu şartlar yani diyalogsuzluk artarsa, bilinmeli ki bundan sonraki devre, tahakküm etme şeklinde vücut bulur. Oysa söz konusu bu vasıf, sosyal alanda kınandığı gibi dinen de yasaklanmış, inanç sahiplerini birbirlerine, zorla diledikleri şeyi yaptırtma aşamasına gelmemeleri hususunda uyarmıştır.

Çok enteresandır insanoğlu, tüm ikazlara rağmen en yakın çevresi için dahi bahsini ettiğimiz bu sıfatı kullanmaktan kaçınmaz.

Kendi isteklerinin peşinde koşanların hali budur.

Takdire asla boyun eğmeyen, kabullenmeye yanaşmayan, ölümün gölgesini hatırlayamayanların bu tür hareketleri, azımsanmayacak kadar çoktur.

Toplumun bu yönde verdiği kurbanların acısını gördükçe, din merkezli bir kültürden kopmanın ne kadar yanlış olduğunu söylemek zorundayız.

Bilinmeli ki, diyalog kopukluğu, tahakküme açılan bir kapıyı, tahakküm ise şiddete varan bir eylemi oluşturur.

Üzerinde devamlılık gösterilmeyen olumlu hasletler, zamanla paslanır hale gelir ve işin içinden çıkılmaz durumları ortaya koyar.

Sonuç olarak birim, öfke ve intikam duyguları gibi bir hayvanda dahi olmayan davranış biçimini sergileyebilir. Ve insanoğlu inisiyatifini peyderpey kaybeder.

Bu ‘U’ dönüşü hiç şüphesiz, varoluş gayesini ortaya koyarken, siz onun münevver bir insan olduğu bilinci ile tahmin dahi edemeyeceğiniz davranışları karşısında adeta bir şoka girersiniz.

Böylelerinde artık “ahlaksızlık ve ikiyüzlülüğün” her biçimini görebilmek mümkün.

Ancak bu gibilerin fıtratını kontrol edememenin sonucuyla ne hallere düştüğünü, sorunları ile baş edemediğini görmemesi de bir gerçektir.

Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
ANKARA GAZETESİ
YAZARLAR
Oylum DEMİRAY
Oylum DEMİRAY
Siyasette Yapay İsimler
Dilek YILMAZ
Dilek YILMAZ
MİT hainlere darbe vurmaya devam ediyor
Durak Avcıoğlu
Durak Avcıoğlu
Tasarruf Tedbirleri Çok Yerinde
İlker Tosun
İlker Tosun
Hayırdır; neler oluyor Ankara'da?
Erkan Zorlu
Erkan Zorlu
Sığır beyni taşıyan bir zavallının düşündürdükleri
ANKARA
TWITTER'DA ANKARA GAZETESİ
FACEBOOK'TA ANKARA GAZETESİ
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Teknoloji Kim Kimdir? Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya
KünyeHakkımızda KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri