şiirinde asla yapamayacaksın
bresson’un filminde yaptığını
evinden kaçmış bir yük eşeğiyle
bir sirk filinin göz göze gelişini
asla anlatamayacaksın
dört ayaklıların ulaşılmaz kaderine
yaklaşamayacaksın bile
bakışları bakışlarla örülmüş
zamansız tuz rahibeleri
hayallerinin dışında var olabilselerdi
belki dalgınlık anlarında söyleyebilirlerdi
böyle imkansız bir şiiri
üzgünüm o kadar
ıslak burunlular
kuyruklular ve kanatlılar
yüzgeçliler ve kabuklular
bilmem ne dersin turgut uyar
şiir varsa var
ama bu kadar var
***
Şair, öykücü, insan İzzet Yasar vefat etti.
Bu mükemmel şiirini onun anısına sizinle paylaşmak istedim. Yok, şahsen tanışmış değildik. Şiir ve öykülerini hakkıyla okuduğumu bile söyleyemem. Bizim tanışıklığımız, Gezi krizinde “ters” yerde kalanlar olarak linç ortaklığından geliyordu. Bir diğer kıymetli dostum Mehmet Hakan Kekeç’e verdiği röportajda “Türkiye’de kendine sol diyen hareketler, her zaman halkı küçümseyen, demokrasiyi iplemeyen, darbelerden medet uman hareketler oldular.
Sol, işçi sınıfından kaynaklanmadığı için doğrudan işe postal giyerek başlıyorlar” diyecek kadar cesur bir münevverdi kendisi…
Vefatını öğrendiğimde yüreğim dağlandı. Ölüm hak, ama ayrılık zor. Onun cesur, bilgece ve insani cümlelerini çok özleyeceğiz. Zor bir hastalıkla pençeleşiyordu. Gezi’de “Oyunu çalmasınlar” diye klavye başına geçmiş, gövdesini boylu boyunca taşın altına koymuştu.
“Mahalleden kovulmak” beşeri ölüm gibidir. Eski komünist rahmetli Tony Judt da birçok münevverin “mahalleden kovulmamak” adına ilkelerinden taviz verdiklerini yazardı.
Ama tercih anlarında sığınılacak bir mahalle hiçbir zaman olmamıştır. Yasar bunu bilen ve tercihini zordan yana yapanlardan birisiydi ki, Türkiye aydınları arasında bu yola cesaret eden çok az insan olmuştur. (Bu saatten sonra mahalle değiştiremem diyen bir hocam bile vardı.)
Ama insan sadece ekmek ve su ile yaşamaz. İnsan esasında “anlamsız” yaşayamaz.
Anlam ise hakikat parçalarının arasında gizlidir. Bir ömür boyu o kırıntıları toplamak zor ama doyurucudur. Benim gördüğüm, Yasar o kırıntılardan kendisine bir anlam sarayı inşa etmiş “Parrhesiastes”, yani “Hakikat Anlatıcısı” idi.
Kendisi şimdi Hakikat’in bağrında… Bize de onun bıraktığı eserleri okuyarak avunmak düşüyor.
Görüşmek üzere İzzet Ağabey.